Ülkemizde bir kez daha genç bir hayat, talihsiz bir motosiklet kazasıyla sona erdi. 20 yaşındaki tıp fakültesi öğrencisi, öğrenim gördüğü üniversitenin kampüsünden çıkarken meydana gelen kazada hayatını kaybetti. Ailesi, arkadaşları ve öğretim üyeleri tarafından büyük bir üzüntüyle karşılanan bu olay, öğrenci yaşamı ve güvenliği konularında tekrar düşünülmesi gereken önemli bir tartışmayı gündeme getirdi.
Olay, geçtiğimiz Cumartesi günü öğle saatlerinde, üniversitenin hemen dışındaki ana yol üzerinde meydana geldi. Öğrenci, motosikletine binerek şehir merkezine gitmek üzere yola çıktı. Gözlemcilerin ifadelerine göre, sürücünün tehlikeli bir şekilde şerit değiştirmesi sonucunda, aniden önüne çıkan bir araca çarptı. Kazanın şiddeti, öğrencinin savrulmasına ve ciddi yaralanmasına neden oldu. Hemen olay yerine çağrılan ambulans, genç öğrenciyi hastaneye kaldırdı ancak maalesef tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Hastane kaynaklarından alınan bilgiye göre, öğrencinin alınan ilk yardımlar sonucunda kalbi durdu ve yoğun bakım ünitesinde yapılan tüm çabalara rağmen hayata döndürülemedi. Öğrencinin ailesi, acı haberi aldıktan sonra şok geçirdi ve başta arkadaşları olmak üzere birçok kişi hastaneye akın etti. Aile, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla destek beklediklerini belirttiler. Onlar için son derece zor bir süreç olan bu dönemde, arkadaş grubu ve üniversitenin toplulukları da destek sözü verdiler.
Hayatını kaybeden gencin, tıp fakültesinde ikinci sınıfta eğitim aldığı ve sağlık alanında büyük hayalleri olduğu öğrenildi. Arkadaşları, acılı aile için destek kampanyası başlatırken, öğrencinin bir an önce unutulmaması adına merkezde bir anma etkinliği düzenleyeceklerini duyurdular. Üniversite yönetiminin de konuyla ilgili olarak bir açıklama yapması bekleniyor.
Bu olay, bir kez daha gençlerin motosiklet kullanımı ve güvenliği konusunu gündeme taşıdı. Özellikle şehir içi trafik koşullarında, dikkatsizlik ve aşırı hız gibi faktörlerin riskleri artırdığı herkesçe biliniyor. Türkiye'de son yıllarda motosiklet kazalarının ciddi bir artış gösterdiği yönündeki veriler, yetkililerin trafik güvenliği politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Böyle trajik kazaların önlenebilmesi adına eğitim programları, trafik denetimleri ve farkındalık artırıcı kampanyalar gibi önlemler bir an evvel devreye sokulmalı.
Son olarak, hayata veda eden gencin ardında bıraktığı mirasın sadece bir eğitim hayatı değil, aynı zamanda sağlık alanında yapacağı katkıların da olduğu unutulmamalı. Arkadaşları ve ailesinin dile getirdiği gibi, bu kayıp sadece bir bireyin değil, aynı zamanda toplumun da kaybıdır. Onların anısını yaşatmak ve yeni nesillere güvenli bir araç kullanma bilincini aşılamak için herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. Tıp öğrencisinin kaybı, bir daha yaşanmasın diye bir uyarı niteliği taşımalı ve toplumca bu konuda adımlar atılmalıdır.